Çankırı 1 Şubesi

Şiddet'e Maruz Kalan Merkez Güneş İlkokulu'nda görev yapan Arife Aydın Öğretmenimiz ve diğer tüm şiddete maruz kalan öğretmenlerimize el kaldıranlarını nefretle kınıyoruz

23 Mayıs 2013 tarihinde İlimiz Karatekin Parkında Türk Eğitim Sen'li kardeşlerimizle birlikte bir basın açıklamasında bulunduk. Basın açıklamamızda şu ifadelere yer verildi.

 

Değerli Basın Mensupları,Kıymetli Misafirler…!

Üzülerek söylüyorum ki bugün burada, bir öğretmenin, bir eğitim çalışanının,”Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum sözünün muhatabı bizlerin başına gelebilecek en hazin ve toplum adına en utanç verici bir olayı kınamak, faillerinin hak ettikleri cezaları en hızlı şekilde almaları için yetkilileri göreve davet etmek için toplanmış bulunmaktayız.

 

Hayatın her aşamasında bir hastalığa dönüşen şiddetin özellikle son zamanlarda eğitim alanında artan bir şekilde kendini göstermesi, okulları güvenli  mekanlar olmaktan alıkoymaktadır. Hiçbir savunması olmayan eğitim çalışanlarına yönelik saldırılar  toplumu endişelendirmekte aynı zamanda eğitimcilerde de adaptasyon sorunu ortaya çıkarmaktadır.

 

Bunun  temelinde eğitimde uygulanan yanlış politikalar, siyasetin eğitime ve eğitimciye  bakışı, eğitim ile ilgili alınan ve  sorunların çözümüne yönelik kararlarda eğitimcilere danışılmaması en temel sebeplerdir. Özellikle de geçmişte öğretmenlere yönelik yapılan olumsuz söylemler  öğretmeni itibarsızlaştırmış ve hedef tahtasına koymuştur.

 

Son zamanlarda yurt genelinde eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olayları artarak devam ederken, bu menfur saldırıların ilimizde de yaşanır hale gelmesi bizlere ziyadesiyle üzüp motivasyonumuzu bozarken; ilimizin eğitiminde de onulmazı imkansız yaralar açmaktadır.  Hiçbir emniyeti olmayan eğitim çalışanının güvende olmadığı bir yerde öğrenci de güvende değildir. Bu şiddet kaygısı öğretmene yansımakta dolayısıyla bu kaygı öğrenci başarısını toplumu ve gelecek nesilleri olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

 

Önceki hafta eğitim yuvasında, canı pahasına gece nöbetinde iken bir eğitim çalışanımızın darp edilmesi ve yine iki gün önce, ilimizin en merkezi yerinde ve bir öğretmenin en mahrem yeri olan öğretmenler odasına kadar girilerek, fiili saldırıda bulunulması, bizler için bardağı taşıran son damla olmuştur. Kaleminden başka silahı olmayan bizleri, hem de çalıştığımız okulda, devletin güvencesinde olması gereken kurumda herkesin gözü önünde darp edip ve herkesin gözü önünde “hadi burada kurtardınız da sizi dışarıda kim koruyacak” diyebilecek seviyeye gelenlerin, buna tevessül ve teşebbüs edenlerin bu cesareti, bu rahatlığı kimden ve kimlerden aldığını doğrusu hepimiz merak ediyoruz.

 

Gelecek yüzyılları inşa etmenin temel şartı eğitimdir ve eğitimin ana mimarları da öğretmenler ve diğer eğitim çalışanlarıdır. Bizlerin itibarsızlaştırılması, rencide edilmesi ve şiddete maruz bırakılması yerine, mesleğinin karşılığı olan saygının gösterilmesini, bizlere yönelik şiddette öğretmene sahip çıkılmasını talep ediyor, yetkilileri öğretmen ile ilgili söylemlerinde sorumlu olmaya davet ediyoruz.

 

Milli Eğitim Bakanlığının eğitim çalışanı ile öğrenci ve veliyi karşı karşıya getiren uygulamalarını bir an önce gözden geçirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde şiddetin önüne geçilemeyecek ve bunun neticesinde asıl kaybeden ülke geleceği olacaktır.

 

Toplumda gittikçe öğretmenlerin itibarsızlaştırıldığı bir ortamda öğretmene şiddetin sıradan bir olay olarak kanıksandığını görmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yaşanan olaylardan sonra yetkili mercilerin olayları yatıştırmak, tarafları uzlaştırmak için gösterdikleri gayret kadar mağdur arkadaşlarımızı arayarak geçmiş olsun dileklerini iletip, basına öğretmene şiddeti kınadıklarını, öğretmenlerimize  saygıyı telkin edip desteklerini beyan etmelerini bekliyoruz.

 

Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum anlayışıyla yoğrulmuş bir milletin öğretmenine köle muamelesi yapmasına; öğrencisini okula teslim ederken eti senin kemiği benim diyen bir velinin, öğretmenin, eğitim çalışanının kemiğini kırarcasına  vurmasına, çok basit bir olay için okula gelip ağız dolusu hakaret etmesine bir anlam verememekteyiz. Geldiği konumda muhakkak bir öğretmenin emeği olan saygıdeğer bakanımız başta olmak üzere yetkililerimizin, velilerimizin ve öğrencilerimizin  bu tür olaylardan sonra desteklerini ifade etmesinin çok anlamlı olacağına, şiddet olayların önüne geçeceğine inanmaktayız.

 

Öğretmene uygulanan şiddetin temelinde öğretmene olan saygı ve sevginin azalmasının payı elbette çok büyüktür. Bu konuda yetkililere, velilere ve eğitim kurumlarına çok iş düşüyor. Herkes şunu bilmelidir ki bizler asla sahipsiz değiliz. Bütün gücümüzle arkadaşlarımızın yanında olacak ve arkadaşlarımızın uğradığı şiddetin takipçisi olacağız.

 

Buradan bütün sorumlulara sesleniyoruz: Şiddetin her türlüsüne, nereden ve kimden gelirse gelsin karşıyız.

 

Maalesef bu gün öğretmenlerimiz ve diğer eğitim çalışanlarımız saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim Öğretim Kurumlarında alınması gereken güvenlik tedbirleri yeterince alınamıyor, sorumluluk yalnızca öğretmenlere bırakılıyor. Yetkilileri bizlere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Öğretmene yönelik şiddetin bir an önce son bulmasını ve sorumluların ivedilikle cezalandırılmasını istiyoruz.

 

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalıdır. MEB Hukuk Müşavirliği kanalıyla yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermelidir. Bakanlık nerede duracağı belli olmayan bu şiddetin olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapmalıdır.

 

Alo 147 hattı ile eğitimcileri; iftiralarla şikâyet edilmesinin önünü açan bakanlık, bizleri savunmasız ve sahipsiz bırakmaktan derhal vazgeçmelidir.

 

Bu gün okullarda bizlerin can güvenliği kalmadı. Her gün bir arkadaşımız şiddet kurbanı olmakta, okullarımız tahrip edilmekteyken,”artık OECD raporlarını okumayı bırakın, Türkiye gerçekleriyle yüzleşin ve eğitimcilerin feryadına kulak verin” diyoruz. Güvenliğin olmadığı yerde sağlıklı bir eğitimin yapılamayacağını bir kez daha haykırıyoruz.

 

Kimsenin yaptığı cezasız kalmamalı. Basınımız eğitimcilerin uğradığı şiddet kadar, saldırganların alacakları cezalara da yer vermelidir. Saldırganların hak ettiği cezayı almaları için var gücümüzle çalışacağız. Arkadaşlarımızın ve meslektaşlarımızın şahsında saldırıya uğrayan tüm eğitimcilere geçmiş olsun diyor, şiddete uğrayarak hayatını kaybeden meslektaşlarımıza da Allah'tan rahmet diliyoruz.”

 

Bu onur kırıcı ve utanç verici olaylara karşı emniyeti ve adli mercileri daha duyarlı olmaya, üstünlerin hukuku yerine, hukukun üstünlüğünü uygulamaya davet ediyoruz. Olayların aydınlatılması ve suçluların hak ettikleri cezaları bulması bu olayları soruşturan mercilerin hukukun üstünlüğünü uyguladıklarını gösterme hususunda turnusol kağıdı görevi görmektedir.

 

Bizler Çankırı’daki örgütlü tüm eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşları olarak konunun tüm aşamaları ile takipçisi olacağımızı ve olayın örtbas edilmemesi için elimizdeki tüm imkanları kullanarak sürece müdahil olacağımızı belirtiyoruz.

 

Son olarak velilerimiz de şunu bilmelidirler ki, kendi çocuğumuz gibi sevdiğimiz acısına üzülüp mutluluğuna sevindiğimiz çocuklarımızın geleceği için gösterdiğimiz gayreti artırarak devam edeceğiz. Bir öğrencimiz güzel bir lise veya üniversiteyi kazandığında sizlerden önce sevinç gözyaşlarını bizler dökeceğiz.

 

Sözün kısası: Varsa hatamız eleştiriye evet, şiddete ve hakarete hayır diyoruz. Sizlerden sadece ve sadece saygı beklediğimizi ifade ederek, katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz.

 

Eğitim Bir-Sen Çankırı Şubesi